28/20
Yeni kurulan bir aile, bireysel hedeflerin peşinden koşarken ve modern hayatın karmaşıklıklarıyla boğuşurken zorluklarla karşı karşıya kalırken, rüzgar ve dalgalar arasında ıssız bir sahilde onları yönlendirecek sevgi, güven ve dayanıklılığa güvenir, baba ve oğul, Mamargade ve Cigaal, doğada biraz mutluluk yaşarlar. Çok sayıda iş, yukarıdan gelen ölümcül drone saldırıları, kontrol noktaları ve gerçekleşmesi aylar süren iş ödülleri arasında böyle sevgi dolu anlar çok azdır. Hurda metal ve oluklu çelikten yapılmış basit, küçük evlerinde, çift, Mamargade’nin kız kardeşi Araweelo ile birlikte yaşamaktadır. Araweelo kendi kıyafetlerini yapmayı ve satmayı hayal eder. Evli olmayan bir kadın olarak kredi alamaz, bu yüzden Araweelo kuralları aşmak için bir plan yapar. Riskler çok büyüktür. Mamargade, “Hayatım boyunca her şeyi daha iyi hale getirmeye çalıştım” diyor, “ama hatalar yapmaya devam ediyorum.” Talihsizlik günlük hayatın hemen her yönünü gölgede bıraktığından, “hatalardan” kaçınmak imkansızdır. Ancak, mütevazı ve çalışkan üçlü mutluluk, kendi işleri, sahilde geçirilen zaman, okul fonu ve daha iyi günler için çabalamayı ve umut etmeyi asla bırakmadı. The Village Next to Paradise, Cannes’da prömiyer yaptı. Toronto Uluslararası Film Festivali’ndeki bu Kuzey Amerika prömiyerine katılan yönetmen Mo Harawe, “Somali’de çekilen ilk film bu,” dedi. Harawe, filmi yapmak için Paradise topluluğuyla işbirliği yaptı ve profesyonel olmayan oyuncular tuttu. Somali’ye yatırım yapmak filmin gerçekliğini destekledi. Radyo müziği, trafik, dalgalar ve rüzgarın ortam sesi de gerçekçi doğaya katkıda bulundu. Harawe, “Rüzgar bir karakterdir,” dedi, “bu yüzden insan karakterler asla yalnız değildir.” Kültür de bir karakterdir ve kendimi Somali şarkılarına, hikayelerine ve manzaralarına kaptırmaktan keyif aldım.
